“BİZ SENİ ANCAK ALEMLERE RAHMET OLARAK GÖNDERDİK.” (Enbiya 107)
``O'nu Örnek Almadıkça İnsanlık Huzur Bulamaz``

VAKFIMIZIN MİSYONU

بسم الله الرحمن الرحيم

1- “(Resûlüm!) Biz seni âlemlere ancak rahmet olarak gönderdik.” (Enbiya- 107) ayet-i celileyi kendimize şiar edinerek O Rahmet Peygamberinin gönderiliş amacının herhangi bir topluluk, zümre, ırk veya devlete değil; tüm insanlığa gönderilmiş bir Rahmet Peygamberi olduğunu insanlara hikmet ile anlatmaktır.

2- “And olsun! Allah’ın Resulünde sizin için Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı uman, Allah’ı çokça zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır.” (Ahzab-21) ayet-i kerimesinin yönlendirmesiyle O, hayatın her anı ve her alanında Müslümanlara örnek gösterilecek en ideal modeldir.  Söz ve davranışlarında tüm insanlığın kurtuluşuna vesile olacak çarelerin bulunduğuna, O’nu her yönüyle örnek almakla insanlığın dünya ve ahiret saadetini bulacağına inanarak toplumun her kesimini buna davet etmektir. Toplumsal hayata getirdiği düsturları insanlar arasında tesis etmeye çalışmak, O’nun mesajları doğrultusunda İslamî ve insanî değerlerini korumak ve yaygınlaştırmaktır.

 3- “Sen elbette yüce bir ahlâk üzeresin.” (Kalem-4) ayetin beyanı gereğince Peygamber Efendimizin örnek ahlakını ve muhabbetini halkımız arasında yaymak ve yerleştirmek, O’nun yüce ahlakıyla ahlaklanan bir nesil yetiştirmeye çalışmaktır.

4- “And olsun size kendinizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki sizin sıkıntıya uğramanız O’na çok ağır gelir. O; size çok düşkün, müminlere karşı çok şefkatlidir, merhametlidir.” (Tövbe-128) ayetince ümmetine karşı çok düşkün ve merhametli olan O Peygambere layık bir ümmet olmak için gayret etmek, insanları O’nun kurtuluş davetine çağırmak için her türlü imkânları kullanarak O’nu hakkıyla tanımak ve tanıtmaktır.

5- “Peygamber, mü’minlere kendi canlarından daha önce gelir…” (Ahzab-6) ayet-i hükmünce O’nun yüce şahsiyetini ve ilahi davetini kendi nefsimizden, anne-babamızdan, çoluk çocuğumuzdan ve bütün insanlardan daha çok sevmenin imanî bir mesele olduğunu insanlara güzel bir lisan ile dile getirip pratiğe dökmektir. Peygamber Sevdalısı bir nesil yetiştirmek, bu neslin de kendisinden sonra yetiştireceği Peygamber Sevdalısı bir nesil bırakmak ve bu zincir halkasının kıyamete kadar sürmesi için Yüce Rahman’a dua edip bununla ilgili daimî bir hizmet içerisinde olmaktır.

6- Peygamber’e itaat eden, Allah’a itaat etmiş olur.” (Nisa-80) hükm-i ilahi gereğince: Kur’an-ı Kerimsiz Sünnet tam anlaşılmayacağı gibi Sünnetsiz Kur’an- ı Kerim de tek başına anlaşılamaz. Kur’an-ı Kerim’i bizzat yaşayarak en iyi şekilde tefsir eden O Kutlu Nebi’dir. O’nu ve Kur’an-ı Kerim’i birbirinden ayırmadan bütüncül bir bakış açısıyla İslam’ı anlamak ve anlatmaktır.

7- “Peygamber size ne verdiyse onu alın, neyi de size yasak ettiyse ondan vazgeçin.” (Haşr-7) hükm-i hikmet gereğince O’nun söz ve davranışlarının, nefsanî eylemler olmayıp Rahman-ı Rahim’in izniyle gerçekleştiğine ve İslam’ın bir hükmü mesabesinde olduğunu insanlara kavratmaktır.

8- “Kim, Allah’a, meleklerine, peygamberlerine, Cebrail’e ve Mikâil’e düşman olursa bilsin ki Allah da kâfirlerin (inkârcıların) düşmanıdır.” (Bakara- 98) ayetin beyanıyla mukaddesata saldıran küfrün hayasızca akınlarına karşı Hz. Peygamberi ve mukaddesatları muhafaza etmeyi akidevî bir mesele görüp bunun için eldeki imkanlar kullanılarak İslam’ın değerlerini savunmaktır.

9- “Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamber’e salât ediyorlar. Ey iman edenler! Siz de ona salât edin, selâm edin.” (Ahzab-56) Allah’ın (celle celâluhu); Peygambere salât etmesi, rahmet etmesi; meleklerin salât etmesi, şanının yüceltilmesini dilemesi; mü’minlerin salât etmesi ise dua etmeleri anlamına gelen bu ayet çerçevesinde O’na salat (salavat) getirmek ve toplumun tüm kesiminde salavatı yaygınlaştırmaktır.

10- “Allah’ın rahmeti sayesinde sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi… (Al-i İmran 159) ayetini rehber edinerek İslamî davet çalışmalarında insanlarla diyaloga girerken hikmetli dili ve yumuşak huyluluğu ilke edinerek tebliğ çalışmalarını bu çerçevede değerlendirmektir.

İslam demek, yürüyen Kur’an olan Hz. Muhammed’in (sallallahu aleyhi vesellem) hayatı demektir. İslam’ı yaşamak ve huzuru elde etmek isteyen ancak O’nun sünnetine (söz ve davranışlarına) göre hayatını tanzim etmekle yaşayabilir. O’nu örnek almadıkça insanlık huzur bulamaz. İnsanlar; O’nu okudukça tanıyacak, tanıdıkça daha çok sevecektir. O’nu sevdikçe de hayatı daha anlamlı yaşayacaktır.

PEYGAMBER SEVDALILARI VAKFI

Paylaş